K., sevgilimin istemediğim bir şeyi. Belki diğer sevgilisi. Aslında önce E. biçiminde. Yatağında yatıyor. İçinde çift kişilik bir yatak, bir şifonyer ve küçük bir pencere bulunan küçük bir odadayız. Üstüne yürüyorum, elleri bana siper oluyor. Oysa daha ellerimde bıçak yok. Ellerini tek elimle kontrol altına alıyorum. Bıçağa uzanıyorum. "Yapma." diyor. Yapacağımı söylüyorum. Bıçağı tam kalbine sokuyorum. Çıkarıyorum. Kanın fışkırmasını bekliyorum, olmuyor. İki delik daha açıyorum. K.'ye dönüşüyor. Dört delik daha açıyorum. Çok güzel bir kadın. Kızıl saçları var. Doğruluyor. Hoşuna gitmeye başlıyor ölmek, elini göğsündeki deliklere götürüyor, kanını parmaklarının ucuyla silip burnuna götürüyor. "Koklasana. Çok güzel kokuyorum. Ölürken bile çok güzel kokuyorum." diyor. Koklamıyorum ama nasıl koktuğunu çok iyi biliyorum. Ölmek üzere. Pencereyi açıp açmamaya karar veremiyorum çünkü dışarıda çok rüzgâr var. Ama açmazsam bütün ev ceset kokar ve öldüğü hemen anlaşılır diye korkuyorum. Ona sormayı düşünüyorum, üşüyüp üşümeyeceğini. Öldüğü aklıma geliyor. Pencereyi açıyorum. Birini öldürdüğümü ve bunun sadece sevgilimi daha fazla görebilmek için olduğunu E.'ye söyleyip söylemeyeceğimi düşünüyorum. Söylersem iyi her arkadaşın yapacağı gibi beni adalete teslim eder. Ama o zaman sevgilimle vakit geçiremem ve bütün bu öldürme işi çok saçma olur. Söylememeye karar veriyorum. Sonra aklıma K.'nin de bir ailesinin olduğu ve muhtemelen cinayeti araştırmak isteyecekleri ve benim katil olduğumu tespit edecekleri geliyor. Hapse gireceğimden emin olarak uyandım.