Yüksek bir yerde oturuyorum. Ellerim dizlerimde, vücudum öne eğik. Önümde duruyor. Elleri üst bacaklarımda. Kollarımız birbirine geçmiş. Fısır fısır bir şeyler konuşuyoruz, önemsiz bir şeyler. Onu seviyorum. Onun beni aynı şekilde sevip sevmediğini bilmiyorum. Bir yerlerden sevgilisi geliyor. Bizi öyle görünce ufak bir çığlık atıp kaçıyor. O da arkasından gidiyor. Sevgilisini sevdiğini biliyorum. Ona hissettiklerimi söylemek istiyorum ve bir süre onları görmemek. Kızın ağlamak için kaçtığı yerlerden biri olmadığını umarak, bildiğim bir balkona çıkıyorum. Bir süre bildiğim bir manzarayı izliyorum. Kulaklıklarımı takacağım sırada biri neşeyle bana sesleniyor, dönüp onları görüyorum. Kız bana olayı tamamen yanlış anladığını, bizim sadece arkadaş olduğumuzu bildiğini, özür dilediğini söylüyor. O gidiyor, kızla yalnız kalıyoruz. Bana dertlerinden bahsediyor. Hâlâ o'nun, sevgilisini değil de beni sevdiğini düşünüyorum. Kızın söylediklerine sıradan cevaplar veriyorum. O'na onu sevdiğimi söylemeye karar verip uyandım.